Şeyma Yılmaz

Sanat, sonu gelmeyen bir yol ve bu yolu yürürken daha çok şey keşfedeceğimizi düşünüyorum.

1. Sanat anlayışınızdan bahseder misiniz?

Benim sanat anlayışım insanın doğuştan süregelen içgüdüsel yaşam savaşını, her yönüyle ele alan sanattan bir parça olan sembolizmi eserlerimde yansıtmaktır. Nilüfer çiçeği “ aydınlığı, gücü ve ruhani temizliği “ yansıtan bir semboldür. Resimlerimde anlam açısından sembolik bir unsur kullanıyor olsam da teknik açıdan daha çok realist eserler verdiğim ama zamanla empresyonist anlayışa doğru kayan bir sanat sürecim var. Sanat başlangıçtaki gibi kalmıyor akıp giden zamanın ve çağın insan psikolojisi yaşantısı üzerinde büyük bir etkisi olduğundan sanatçı tek bir bakış açısıyla tek bir anlayışla yetinemeyebiliyor. Bu yüzdendir ki sanat anlayışını tek bir kavramla sınırlandırmak doğru olmayabilir kanısındayım. Sanat, sonu gelmeyen bir yol ve bu yolu yürürken daha çok şey bulacağımızı düşünüyorum. Bir sonu olduğunu düşünmüyorum. Nasıl bitti diye düşünülen her bir resim bitmemişse sanat anlayışı da odur. Uçsuz bucaksız. Çünkü insanın zihninin sınırı yoktur şuan ki anlayışımız şuanın getirdiklerini  ve götürdüklerini kapsar ama yarının getireceklerini hiç birimiz bilemeyiz.

2. Yaratımınızı tetikleyen kaynak nedir?

Doğa . Doğa benim ilham kaynağım. Ama doğadan çalıştığım tek bir bitki olan Nilüfer (Lotus), benim içimde olan potansiyeli ortaya atan bir güç kaynağı. İnsanın oluşumundan bu yana bir çok dini bir çok anlayışı bir çok inancı benimsemiş olan insan yani İslamiyet öncesi ve sonrası olarak adlandırabiliriz. Bu dönemlerde Maniheizm , Budizm gibi dini inançlarla yaşamlarını anlamlandırmaya çalışmışlardır. Lotus Budizm dininde aydınlığı yeniden doğuşu ruhani bir hayatı sembolize ederken o zamanın sanat yapılarında mimariden halı kilim duvar resmi çiniye kadar birçok alanda kullanılmıştır. Zaman ve çağ ne kadar ilerlerse ilerlesin anlamını hep koruyan Nilüfer bu güne kadar gelmiştir. Onu farklı yapan bataklıkta büyüyüp kendi kendini temizleyebilen su yüzeyine çıktığında çiçek açtığında tek bir yaprağında bile kir çamur bulundurmayan bir bitkidir. İnsanın yaşamı da böyle olmalıdır. Önemli olan çamurda olmak değildir. O çamurdan beslenip güzel ve temiz çiçekler açabilmektir.

Şeyma Yılmaz

1. Kendi açınızdan baktığınızda resim yapmak bir çatışma mı yoksa uyum mudur?

Şöyle ki ; resim yapmak hem bir çatışma hem de bir uyum denge oluşturma yoludur diyebilirim. Çünkü bir sanatçı bir ressam sanatını ortaya koyarken tek bir şeyi düşünmez ve düşünmemelidir. Kendi iç dünyası kadar toplumsal bir fayda da ortaya koymalıdır. Akıp giden çağda gitgide körelen bir toplum karşısında sanatçı sessiz kalmamalıdır. Topluma bir dil ya da bir tepki olmalıdır. Daha insani bir şekilde bütün kaosu, bütün kargaşayı ortaya koyandır sanatçı. Sanatçıdan sadece güzellik ve estetik bir haz beklemek doğru değildir. Sanatçı hayatı bütün gerçekçiliği sergileyendir.

2. Gerçeklik kavramı sanat anlayışınızda ne kadar yer kaplıyor?

Teknik açıdan bir gerçeklikten bahsediyorsak, eserlerimin çoğu realist bir üslupla yapıldı diyebilirim. Anlam açısından bir gerçeklikten söz edecek olursak, insanın hayatında var olan yaşam savaşından koparılan parçaları sembolik bir imgenin üzerinden anlatmaya çalışmak diyebilirim. İnsanın içinde yaşadığı hayat ve etkileri insan kadar gerçektir. Bundan dolayı sanat anlayışımın gerçekliğin tam ortasında olduğunu söylemem mümkündür.

Şeyma Yılmaz

5. Eserleriniz hayatın bir parçası olsaydı nerede olurdu?

Bataklık ya da çamur dolu bir gölette olurdu herhalde. Nilüfer çiçeğinin yaşam savaşı verdiği yer. Çok beğendiğim bir alıntı koymak istiyorum “ Büyümek için çamura batmayı göze almalısın ne kadar çamura batarsan o kadar büyülü olacaktır dönüşümün” .

6. Sizce yaratıcılık bir başlangıç mı yoksa sonuç mudur, açıklar mısınız?

Yaratıcılık bence sonuç değildir sonu gelmeyen bir yoldur. Başlangıcı vardır fakat sonu yoktur diye düşünüyorum. Çünkü bahsettiğim gibi insanın zihninin de bir sonu yoktur sürekli bir üretim tüketim halinde olan toplumda üretim halinde olan insan yaratıcılığı ile hep bir adım önde olabilir.

Şeyma Yılmaz

7. Günümüz dünyasına bakıldığında popüler kültürün etkisini eserlerinizde hissediyor musunuz?

Eserlerimde en sakındığım şey popüler kültürdür.  Çünkü popüler kültür dediğimiz geçicidir, sıradandır, ucuzdur, seri üretimdir ve ticareti ,tüketimi amaçlar. Sanat eserini ucuzlaştırır ve değerini düşürür. Kalıcılığı zedeler. Bu yüzden popüler kültürü sanat eserlerimde yansıtmayı amaç edinmiyorum.

8. Toplumsal dünyanın sanat anlayışınızda etkisini olduğunu düşünüyor musunuz?

Tabi ki de , bahsettiğim gibi toplumun dili, bir nevi sanatçı. Her sanatçı bu görevi üstlenmese de bunu amaç edinen çok sanatçı mevcut. Toplum çağa ve zamana ayak uydurmakla gelişim ilerleme kaydettiği için sanatçı bundan etkilenir. Toplumun yaşam biçimi gerek dini inanışı gerek sosyolojik etkileri sanat eserlerinde benimde sanat eserlerimde görmek mümkün olabilir.

Şeyma Yılmaz

9. Estetiğin güncel söylemi sizce nedir?

Estetik, güzellik bilimi diye adlandırılır. Ama estetiği oluşturan alt katmanlar, duymak, algılamak, duyumsamaktır. İlk defa  felsefe tarihinde kullanılmış olan kısaca güzeli arayan güzeli yorumlamak anlamlarını içerir. Sanat eserleri için oldukça önem arz eder.

10. Türkiye’ de kadın sanatçı olmak sizin için ne ifade ediyor?

Türkiye’de kadın sanatçı olmak ayrı, dünyada kadın sanatçı olmak apayrı bir şekilde ele alınmalı bence.  Yaklaşık bir yıl önce bir kitap okumuştum Kendine Ait Bir Oda , Virginia Woolf’un . Kadın, edebiyat ve sanattan bahsediyordu. Bu konu üzerine o kadar çok makale ve o kadar çok eser verilmiş ki bir nevi kadınların sesi olmak sesini duyurmayı amaç edinmişler. Bununla ilgili bir akım bile mevcut sanat dünyasında. Feminist Sanat akımı, sanat dünyasında kadının yerini sorgulayan cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele veren tarihin göz ardı ettiği kadın sanatçıları ön plana çıkarmayı amaçlayan bir akımdır. Amerikalı Sanat tarihçisi Linda Nochlin’in çok ses getiren bir makalesinde şu başlığı kullanır, “Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?” . düşündüğümüz zaman  ve bakıldığı zaman bu durum çok gelişmiş ülkeler daha uygar toplumlarda bile sorunken ülkemizde de gelişmeye ve büyümeye giderken halen bu sorunlarla özellikle tarihimize geçmişimize bakıldığında çok fazla hissedilir. Kadınlar doğduğu andan itibaren hep bir baskı ve bastırılmış bir yaşamla karşı karşıyadır. Bu baskıyı hep üzerlerinde hissederler, kaç yaşına gelmiş olsalar da. Oysaki bir sanat üretimi, uygar bir zihin, ifade özgürlüğü gerektirir. Bunu bir kadın sanatçı çok iyi bilir fakat toplum baskısı toplumda kalıplaşmış anlayışlar olduğundan kadın sanatçı bununla ya çok fazla mücadele verir ya da baskılar, dolaylı yoldan anlatır, ifade eder. Tabii her kadın sanatçı için diyemem bunu ama asıl olan hiçbir kadın ve hiçbir kadın sanatçı ifade özgürlüğünü kaybetmesin, kısıtlanmasın, erkekler tarafından bastırılmasın.  Elbette bu konu üzerinde genelleme yapmak yanlış olur. Herhangi bir sınıfı ya da cinsiyeti tamamen suçlamak doğru olmaz. Şöyle bakıldığında kadınlık ile bağdaştırılan bir takım terimler ve anlayışlarda kadın sanatçının üretiminde ve bunu sergilemesine karşın eleştirilere maruz bırakıyor. Dekoratif, küçük, minör, duygusal, amatör gibi özelliklerin kadına yakıştırılmasıyla da sorunlar yola çıkıyor. Oysaki bir sanat üretiminde en gerekli olan yoğun duyguyu kadın sanatçılarda bulmak daha mümkündür. Woolf kadınlara şöyle sesleniyor:  “Para kazanın, kendinize ait bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın erkekler ne der diye düşünmeden.” Bu bütün sanatçı kadınlar için geçerli kadınlar daha çok yazmalı daha çok çizmeli resmetmeli çünkü mücadeleleri çok büyük.

Şeyma Yılmaz

ŞEYMA YILMAZ KİMDİR?

1997 yılı Karaman doğumludur. İlköğretim ve lise öğrenimini Karaman’da tamamladı. 2015 yılında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’ nü kazandı. 2019 yılında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ nden mezun oldu. 2019 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi Pedagojik Formasyon Koordinatörlüğü’nden “Pedagojik Formasyon” aldı. 2019 yılında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisansı kazanmış ve halen Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü adı altında Resim Anabilim Dalı / Yüksek Lisans eğitimine devam etmektedir.

 

Similar Posts

yorum yap

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: