Sanat Felsefesi Temel Kavramları

Sanat Nedir Sorusu

Felsefe ‘’NE ‘’ sorusu ile başlamaktadır. Tıpkı Thales’ in evrenin maddesini ne olduğunu sormasıyla başlaması gibi. Fakat sanat burada bir olgular bütünü olan bilimden ayrılır. Elbette sanatın da olgusal yönleri bulunmaktadır. Sanatın tarihsel olgusunu sanat tarihi, toplumsal olgusunu sosyoloji inceler.

Sanat ya da sanat olgusu dediğimizde zihinsel bir kurgu anlamamız gerekir. Somut nesneler gibi ‘’ bu bir kalemdir.’’ diyebileceğimiz bir şeyi gösteremeyiz. Sanat tarihi ve felsefesi içinde kullanacağımız birçok kelime -ne, varlık, güzellik gibi- kurgusal sözcüklerdir. Bu durum onların var olmadığı anlamına gelmez.

Nedir sorusunu her zaman varlığa yöneltiriz. Bu görüngünün bizi varlığın öz niteliğine, onu o yapan şeyin ne olduğuna odaklar. Sorular eksik yanıtlar getirecektir. Bu nedenle felsefe yolda olmak anlamına gelir. Bir şeyi tanımlamak felsefi nesneleştirme anlamında sürekli devam eder. Bu sayede de her eksik yanıt, sorunun yeniden sorulabilmesine olanak sağlar. Buna philosophia prennis adı verilir.

Kısaca ‘’Sanat nedir’’ sorusu, elimize alabileceğimiz somut öğelerden oluşan; betimleyici, çözümleyici bir yanıtı olan bir sorudan fazlasıdır. Bu soru daha çok kaynağın ne olduğu sorusuyla eş zamanlı ilerler ve bizi varlık bilimsel anlama ulaştırır.

Estetik Nesne

Sanat felsefesinde nesne, estetik değerini taşıyan insanın yarattığı ve duygu, düşüncelerini barındırarak ortaya koyduğu yapıt olarak tanımlayabiliriz.

Estetik Özne

Özne, estetik nesnenin yaratıcısı, bu yaratılan estetik nesneden estetik haz duyabilen(alımlayıcı) varlıktır.

Estetik özne yaratımın estetik nesne olup olmadığı yargısına ulaştıran bir tür ögedir.

Estetik Tavır

Öznenin, estetik nesne karşısındaki geri dönütüdür. Estetik tavır; bilgisel tavır (yapıtın künyesi ile kim tarafından, ne zaman, hangi malzeme gibi özelliklerine odaklanan sorulardır), ticari- maddi tavır (Sanat yapıtının getirisine yönelmiş düşünce ve soruları içerir.), cinsel tavır (Herhangi bir sanat beğeni veya zevki olmadan estetik nesne karşısında duyulan ilkel cinsel hazdır) ve dinsel tavır (Yapıt karşısında sadece dini duygu ve düşünlere yönelimdir.) olarak dörde ayrılır.

Estetik Beğeni

Bir nesneyi tanımlayan estetik öznenin tavrıdır. Bu tavrın alınabilmesi için öznenin estetik beğeniye sahip olması gerekir.

Estetik beğeni, öznede doğuştan var olan bir hoşlanma duygusudur. İnsanda var olan bu duygunun ilkel yönünün inceltilmesi ve yüceltilmesi gerekir. Bireyin kendi kendisine geliştirebildiği bu yön yavaş yavaş inşa edilir. Süreklilik ve bir sürece tabiidir. Duyular işitme ve görme temelli estetik beğeniyi oluştururken tatma, dokunma, koklama gibi duyular zanaat için incelmiş duyulardır. Buradan yola çıkarak estetik beğeni zanaat ile sanat arasında bir ayrımdan bahsederiz. Birbiriyle ilişkiliyken birbirlerinden ayrı değerlendirilirler. Bununla birlikte her beğeni kendi tarzına ilişkin olmasına karşıt farklı beğenilerle de ilişkilidir. Bu bütünlüklü bir estetik beğeni ortaya çıkaracaktır. Sadece bir konuda uzmanlaşmış özne kişilik yönünden eksik, ruh-beden bütünlüğüne sahip değildir.

Estetik Yargı

Estetik öznenin nesneye anlam verebilmesi bir beğeniyi gerektirir. Verilen anlama ise ‘’ Bu eser güzeldir.’’ estetik yargı denir. Estetik yargı ikiye ayrılır; nesnel ve öznel yargı. Nesnel yargı genel-geçer yargı olup yargının doğrulanabilirliğini gösterir. Bir sanat eserinin yağlı boya olduğunu belirtmek nesnel bir yargıdır. Öznel yargılar ise estetik öznenin kendi değerlerine göre varmış olduğu yargıdır. Öznel yargılar hiçbir zaman nesnenin taşıdığı yargı değildir. Bu değeri özneye yükleyen alımlayıcıdır.

Öznel yargılarda ortak dilden söz edemeyiz. Bunun için ortak dilde nesneleşmiş ortak bir yaşantı gereklidir.

Estetik yargı, değer veren ve norm koyan bir yargıdır.

 

Similar Posts

yorum yap

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: