Honere De Balzac | Eugenie Grandet

İnsan zaaflarından en tutkulusu sayılabilecek cimrilik üzerine yazılmış bir eser bu ay bana eşlik etti.

Balzac bu romanını 1883’te insanlık komedisi içinde yazmış, taşra hayatına değinmiş ama taşranın iki yüzlülüğünden özellikle bahsetmiştir. Diğer eserlerine göre daha az betimleme barındırdığından akıcı bir yazımdır.

Fransa’ da geçmekte olan roman, mütevazılık ve iki yüzlülük arasındaki ince hat arasında gezdirmiş okuyucuyu. İncelikli bir resim gibi, ustaca fırçasını kullanan bir ressamın tablosu gibi…

Eugenie Grandet romanın başkahramanlarından Bay ve Bayan Grandet’ nin kızı. Bay Grandet eşi Bayan Grandet’ nin aileden kalan mirasını yönetiyor. Daha doğrusu dönemin taşra kadınına yaraşır bir cüretkarlıkla  bu hakkı ona devreden eşinin sayesinde zenginlik içinde yokluğu tüm aileye tattırıyor. Öyle ki Bay Grandet evde mutfak dolaplarının anahtarına sahip ve sadık hizmetkârı Nanon’ a verdiği emirle gıdım gıdım yiyor ve yediriyor, ufacık bir fazla ekmeği dahi lüks olarak görüyor. Eşine ya da kızına zırnık koklatmıyor denecek cinsten bir cimri karakter ile karşı karşıya bırakıyor Balzac bizi.

İnsanın tutkularının kölesi olması gözünü kör eden para sevgisi Bay Grandet’ yi zorlu bir aile bireyine çevirmiş. Bu böyle devam ederken Bay Grandet’ nin kızı için de taşranın önde gelen iyi gelirlileri Eugenie’ ye eş olmak için Grandet’lere sürekli ziyaretlerine devam ediyorlar. Bir kurgu demek içimden gelmiyor bu yüzden. Gerçekte de bu böyle değil midir? Durumunuz iyiyse etrafınız kalabalıklaşır ama bu dalkavukça bir kalabalıktır. Methiyeler methiyeler…

Bir gün Bay Grandet’ nin Paris’ te yaşayan kardeşinin oğlu Charles çıkagelir. Kardeşi Bay Grandet’ ye bir mektup göndermiştir. İflasından bahseder ve hayatına son vereceğinden. Charles’ ın bundan haberi yoktur. Paris’ in zenginliğinde el bebek gül bebek yetişmiş Charles, beş parasız kaldığını ve babasının durumunu sonradan öğrenir. Amca Kızı Grandet ise Charles’ a aşık olur, karşılıklı sözleşirler ve Charles babasının ondan isteği olan Hindistan yolculuğuna zengin geri dönmek için çıkar. Amcakızı Grandet onu bekler. Bu arada Bay ve Bayan Grandet ölürler. Geriye kalan miras ile Eugenie hiç görmediği bir servete sahip olur. Hayatı boyunca babasının cimriliği altında yaşanmışlığına rağmen serveti iyi idare eder ve babasından cimrilik özelliğini almamıştır. Tabii ki taşranın erkekleri Eugenie için kuyruk olmuşlardır fakat o sevdiğini beklemektedir.

Beklenti içinde olmak insanın ruhu için bir zindandan farksızken Eugenie de yıllarca bu zindana kendini kapatmıştır. Ruhun ne neşesi ne yaşama bağlılığı mümkündür Eugenie için. Yanında Nanon vardır bir tek ve bir hizmetkârdan çok dostu olmuştur.

Charles bu arada Paris’ e para kazanmış olarak geri döner fakat Grandetlere geldiğinde gördüğü yaşam tarzından dolayı zengin olduklarını bilmemektedir. Bu nedenle soyadının değeri yüzünden başka bir kızla evlenmeyi kabul etmiş ama Charles amcası Grandet, babasının adını temize çıkarmak için borçlarının bir kısmını hukuksal yollarla ödemişken kalanını ödemeyi reddetmiştir.  Amcakızı Grandet Charles’ ın bu davranışına karşı kalan borcu ödemiş ve Charles Grandetlerin zenginliğinin farkına varmıştır. Bunun üzerine Bayan Grandet sadece dostluğa dayalı bir evlilik yapmış ve genç yaşta eşinden kalan para ile daha da zengin olarak dul kalmıştır.

Balzac, okuyucu hayat kadar gerçek bir sonla buluşturmuştur.

Birkaç alıntı yaparak yazıma son veriyorum. Akıcı üslubu ile hayattan hikayeler sevenlerin incelikler içinde karaktere büründürülmüş kurgusunu seveceğinden eminim.

‘’İnsanın gücü sabırla zaman karışımdan gelir. Güçlü kişiler isterler, beklerler. Cimrinin hayatı insan gücünün kişiliğine hizmetine koşulmuş olarak durmadan işletilmedir.’’

‘’Zaman yaman bir şeytandır.’’

‘’Maddi hayatta olduğu gibi manevi hayatta da bir soluk alıp verme vardır: Ruh başka bir ruhun duygularını emmek, onları benimseyip daha zengin hale getirmek ihtiyacındadır.  Bu güzel insani olay olmadıkça kalpte hayat diye bir şey olmaz; havasız kalır, acı çeker, erir gider.’’

‘’ Dalkavukluk hiçbir zaman yüksek ruhlu kimselerde görülmez. Dalkavukluk aşağılık ruhlu kimselere vergidir. Bunlar, çevresinde dönüp durdukları kimsenin hayat alanına daha iyi girebilmek için daha da küçülmesini pek iyi becerirler.’’

Similar Posts

yorum yap

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: