Hilal Koçaş

”Ben bu camiaya yaratımların elçisi olarak geldim, elçinin görevi onu keşfetmek ve iletmektir. ”

1. Sanat anlayışınızdan bahseder misiniz?

Teknik açıdan figüratif ve anlamsal açıdan ego benliğine odaklı çalışıyorum. Kişinin değişimi, adaptasyonu gibi bilindik kavramları farklı bir kadrajdan ele almaya çalışıyorum. Genel bir kültürel olgu veya sanatsal direktiflere karşıyım. Dikte edilmiş Avrupa sanatının ana menü olması ve diğer kültürlerin(insanların) sanatlarını dünyaya meze olarak servis edilmiş olması benim açımdan kabul edilebilir değil.  Maalesef günümüz de bu özenti sanatçı ve Avrupa odaklı beslenen dinozor sanatçıların hedef gösterdiği açı dışında beslenemiyoruz ya da beslenmemize engel oluyorlar (bence). Bunun dışın sanat, kişinin kendini ifade edebilme özgürlüğünün yanında, başkalarının özgürlük alanına saldırmayan, dünyayı daha yaşanabilir bir mekan kılması için bir araç olarak görmekteyim. Siyasileştirilmiş, kiçleştirilmiş ve kötü amaca hizmet eden her olgu sanat değildir. Çünkü sanat bunların üstünde, kişiye kendini keşfetmesi için olanak tanıyan keşfedilmesi de zaman alan bir uzay kavramıdır. Özetle hümanist bir sanat, her şeyden önce gelir.

2. Yaratımınızı tetikleyen kaynak nedir?

Dünyada ki yolculuğumuzun konforunu aramak ve ararken yolda olmak aynı zamanda şimdinin içinde olmak. Kendimi keşfettikçe yeni yaratımlara yol oluyorum.

Hilal Kocaş

3. Kendi açınızdan baktığınızda resim yapmak bir çatışma mı yoksa uyum mudur?

Resim kişinin içindeki uyumun veya uyumsuzluğun dışa vurumudur. Topluma göre uyumsuz sayılan ” uyumsuzluk” bile kendi içinde düzeni vardır. Kimileri bu çatışmayı ön plana çıkarır kimileri de uyumlayarak yok etmeyi deneyimler.

4. Gerçeklik kavramı sanat anlayışınızda ne kadar yer kaplıyor?

Gerçeklik zaten var olan bir şey. Gerçekliği yansıtmak yerine içindeki detaylara odaklanıp soyutlamak yada detayı yeniden ele almayı çok daha yaratıcı bulmaktayım. Benim sanatımda ki yeri kolajın bir parçası ama asla kendisi değil.

Hilal Kocaş

5. Eserleriniz hayatın bir parçası olsaydı nerede olurdu?

Eserlerim benim kimlik yapı taşım. Doğum zamanınızda size bahşedilen bir yetenek furyasını böyle bir kimlik ve meslek oluşturmaktan başka çare bırakmaz. Ben bu camiaya yaratımların elçisi olarak geldim, elçinin görevi onu keşfetmek ve iletmektir.

Hilal Kocaş

6. Sizce yaratıcılık bir başlangıç mı yoksa sonuç mudur, açıklar mısınız?

Yaratıcılık, başlangıç ve sonucun çocuğudur. Her bitişin sonunda gelen yeni bir başlangıç, önceki deneyimlerinden yeni bir olguyu ileriye taşır. Buda yaratıcılığın bir kimyasal formül gibi başkalaşım geçirip, yeni formu ile uyum sağlayabilmesini gösterir. Bir sonu ve başı yoktur. Yaratıcılıktır an’dadır.

7. Günümüz dünyasına bakıldığında popüler kültürün etkisini eserlerinizde hissediyor musunuz?

Nitekim 1960’lar da başlayan kiç kavramı, popüler kültürde bir kural gibi oldu. Tekrarı vardır, müşterisi çoktur  ve bir süre sonra unutulur ancak anlam dışındadır. Yada anlam verme gayesinde bulunmaz. Nitekim günümüz sanatında da anlamsızlık fazlasıyla meşhur oldu. Sanatı üstüne giymiş bir çok teneke (sanatçı (güya)) kutu görüyorum, içi boş. Üzücü.

Hilal Kocaş

8. Toplumsal dünyanın sanat anlayışınızda etkisini olduğunu düşünüyor musunuz?

Tabii ki de her insan gibi sizde doğduğunuz toplumun özelliklerini almak zorunda kalabilirsiniz. Toplumun ürettikleri sonuçları baz alarak sizde yeni bir başlangıç yapabilirsiniz ki çoğunluk bunu baz alır. Günümüzden örnek vermek gerekirse dijital ortamın hayata tümüyle nüfuz etmesi, kültür, mekan ve kişi anlamını fazlasıyla değiştirdi ki kendimde gözleyebildiğim bariz durumlardan birisi de budur. Bu değişime adaptasyon sağlamak, yaratımın bir kolu ve kendini gösterme yolu oldu.

Hilal Kocaş

9. Estetiğin güncel söylemi sizce nedir?

‘Bence’ günümüz estetiği anlam barındıran, anlam kazandıran ve şimdiye bir konfor katan her türlü olguyu ele alabilir. Bu durumda sanatın malzemesi bir sözcükten koca bir hiç’e kadar gidebilir. Geçmişde olduğu gibi güzel olana hep br ayrıcalık vardı. Günümüzde ise dijitalde güzeli arar olduk.

10. Türkiye’ de kadın sanatçı olmak sizin için ne ifade ediyor?

Kocaman, gürül gürül akan, taşlı bir nehirde güneşe doğru kürek çekmek bizimkisi. Kadın olarak belkide en iyi yapabildiğimiz şeylerden biriside bu diye düşünüyorum. Sanatı başlı başına oluşturmak ve bir kadının kendini anlamlandırması diyebilirim. Türk sanatının dönümü olan 1914′ te kadın sanatçımız Hale Asaf’ın öncülüğünde hala aşmamız gereken bir çok kulvar var. Ancak ne mutlu ki bunları yapabilmek için biraz da olsa özgürüz. Üretmek, sesimizi duyurmak için çok daha güçlüyüz.

Hilal Kocaş

 

HİLAL KOÇAŞ KİMDİR?

Ben Hilal Koçaş. 1996 yılında doğdum. İlkokul eğitimimi Antalya’ da bitirdim. Küçüklüğümden beri resme olan ilgimden dolayı ailem ve çevrem tarafından yönlendirildim.Onun dışında zaten resim yapmaya yetenekliydim. Kendimi ifade edebilmek bir şeyler odaklanmak beni rahatlatıyordu, ben de bu yeteneğin üstüne gittim.  İlkokul dönemlerinde katıldığım yarışmalarda genellikle birinci oluyordum. Resim öğretmenim Erkan Yılmaz sayesinde resim konusunda bir çok detaylı bilgiye sahip oldum. ve lise eğitimimi de Antalya anadolu meslek lisesi  grafik ve fotoğrafçılık bölümünü okuyarak bitirdim. Sonrasında yetenek sınavlarına hazırlanarak güzel Sanatlar bölümüne girmek için çabaladım. Hem üniversiteye hazırlandım hem staj yaptım hem de aynı zamanda yetenek kursuna da gittim. Bu süreçte kendimi sanatçı olmaya hazırlarken bir çok dalda bünyemi geliştirmeye çalıştım. Sonrasında Selçuk Üniversitesi güzel sanatlar fakültesi resim bölümünü kazandım. Türk el sanatlarını yedinci olarak kazanmıştım ancak daha modern ve de beni yansıtabilecek bir kavram aradığım için 27. olduğum resim bölümüne girmeye karar verdim. Normalde grafik odaklı çalıştığım için Türk el sanatlarına yakın olmam çok normaldi ancak ben kendim de olan bir şeyi değil yeni olan bir şeyi keşfetmek istedim ve resim seçtim. Üniversiteye başladığım yıllarda fazlasıyla aktif olmaya çalıştım fotoğraf yarışmaları resim yarışmaları gibi sonrasında keşfettiğiniz alanlarda kendi kendinizi betimlemeye öğreniyorsunuz. Benim üniversite hayat sürecim bu şekilde gelişti.  Lisansı bitirdikten sonra bu mecra da kalmak istedim ve yüksek lisansa hazırlandım. Yüksek lisans maceram biraz daha güzeldi çünkü Türkiye’deki hemen hemen bütün illere sınavlarına girmeye karar vermiştim ve Bodrum, Denizli Aydın, Konya, İzmir , Ankara ve Antalya gibi bir çok üniversitenin Yüksek lisans bölümünün sınavına girdim. Bir kaçında hep yedekte kaldım ancak Gazi Üniversitesi’ nde asil olarak kazanmıştım. 5. olarak girmiştim. Bu beni biraz daha sevindirmişti açıkçası çünkü Gazi sanatsal anlamda geleneksellikten kopup biraz daha moderne yönelen bir üniversiteydi. Gazi’ de başlayan macera Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne devredildi. Şu anda da hala Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ nde yüksek lisans okumaktayım. Yine belirlediğim bir konu üzerine tez yazıyorum. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ ndeki eğitimim beni biraz daha dijitale itti çünkü orada artık belirlediğimiz resim kavramı modernitenin çok dışındaydı ve bütün sanatlar bütün disiplinler arası kavramlar birbirinin içine geçmişti. Ben de grafik eğitimimden kaynaklı olarak dijitale kaymaya karar verdim ve şu anda da tezimdeki ağırlık zaten bu yönde, dijital anlamda sanatı ve sanatçıyı kişilere ve etkilenen toplumu ele alıyorum. Çalışmalarımı da yine dijital ortam üzerinden gerçekleştiriyorum. Çoğunlukta kullanmış olduğum Photoshop Ya da illüstrastör gibi bir çok program üzerinden rahatlıkla üretim yapabiliyorum. Bunun dışında pandeminin getirmiş olduğu bir yasak döneminden kaynaklı olarak Atölyem yaşam hayatım tamamen evim oldu. Buda daha çok benim araştırmalarıma ilham kaynağı oldu diyebilirim. Gelecek beş sene için planladığım şeyler doğrultusunda ilerlemeye çalışıyorum.

Similar Posts

yorum yap

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: