ŞÜPHE Septisizm | Pyrrhon
M.Ö. 365- 275 yılları arası yaşamış olan Pyrrhon bilgiyi sistematik olarak ilk inceleyen şüphecidir. Ondan önce Protagoras(nM.Ö. 485-411) bir yozlaşmanın yaşandığı Yunan topraklarında Thales’ ten bu yana ortaya atılan düşünce çokluğu şüphenin doğmasına neden olmuştur. Bu döneme antik aydınlanma çağı denir. Protagoras’ ın ” Her şeyin ölçüsü insandır. Her şey bana nasıl görünürse benim için böyledir, sana nasıl görünürse senin için öyledir… Her şey için, birbiriyle tümüyle karşıt iki söz söylenebilir.” demesiyle kesin ve saltık bilginin imkansızlığı bizi göreci şüphecilikle tanıştırır. Büyük İskender ve Aristoteles’ in çağdaşıdır. Pyrrhon o dönem Platon’ un Akademia’ sıyla Aristoteles’ in Peripatos okulları arasındaki çelişkiyi fark etmiş, sonra bu düşüncenin Stoa ve Epikuros okullarında derinleşmesini gözlemlemiştir. Bu gözlemler onda felsefe öğretilerine karşı güvensizlik ile şüpheyi getirmiştir. Pyrrhon’ göre ”… Gerçek bilgi olmadığına göre, bilge kişi her yargıdan kaçınmalıdır.” görüşü ile bilginin kesin olmasından ilke olarak şüphelenmektedir. Fakat bu günümüz bilimsel şüpheciliğinden çok farklıdır.
Uçlarda Yaşayan Pyrrhon
Pyrrhon şüpheciliğinde yargılardan kaçınmaya epokhe denir. Bu düşünceye göre bilgiyi duyularımızla elde ederiz. Duyular kişiden kişiye, kişinin kendisinde değişiklik gösterir. Bu yüzden duyular yoluyla elde ettiğimiz bilginin kesin ve saltıklığından bahsedemeyiz. Bu nedenlerle Pyrrhon göre doğru yaşamanın yolu, yargılardan tamamen kurtulmaktır. Pyrrhon’ un şüpheciliği uç noktadadır. Döneminde bu yargısızlık vurdumduymazlık seviyesine ulaşmış, tam tabiriyle uçurum kıyısında dolaşmaktadır. Çünkü ona göre bir yerden atlasa öleceğinin kesin bir bilgisi yoktur. Bu yüzden uçurumdan kendini atabilir seviyededir. Bu nedenlerden Pyrrhon’ a göre bilim de olanaklı değildir. Çünkü duyular, kişinin kendi algısını oluşturur. Bu fenomenolojinin ilk tohumlarıdır. Çünkü fenomeloji insanın deneyimlerinin sonucunda algıladığı bilgi tanımlar. Gerçeklik burada sorgulanır; şeylerin kendi doğasının gördüğümüz gibi mi yoksa deneyimlediğimiz gibi mi olup olmadığıdır. Pyrrhon’ a göre belirttiğimiz gibi duyular bizi kesinlikle yanıltır.
Septiklerin kuşkuculuğunun iki yanılgısı vardır. İlk yanılgıları nesnel gerçeklikler için bulundukları yargısızlık yargısı ile yanlış bir anlam vermiş ve bu yanlışı son, değişmez, denetlenmez bilgi formuna getirmiş olmalarıdır. Bilginin yokluğuna evirmişlerdir kısaca. Oysa bilgi değişip dönüşen evrensel yaşam gibi sonsuz ve sürekli bir değişim içindedir. İkinci yanılgı ise, duyuların rolünü fazlasıyla abartmışlardır. Çünkü bilgi edinmenin, duyusal ve bilişsel çeşitli etkileşimlerle gerçekleşen karmaşık bir süreci vardır. Atlanılan nokta nesnel gerçekliklerin kişiden kişiye değişmediğidir. Oysa duyularımız birbirlerini denetler, eğer emin olamazsak başkalarının duyularını denetlerler ve daha farklı pratiklerle denenip doğrulanan ve kesinliği veren yollar vardır.
Pyrrhon’ un şüpheciliği uç noktadadır. Felsefenin şüpheci sorgulaması onun özüdür ve daha ılımlı şüphecilik geleneğidir.
KAYNAKÇA
Felsefenin Kısa Tarihi, Nigel Warburton
Felsefenin Kısa Tarihi, Otfrried Höffe
Düşünce Tarihi, Orhan Hançerlioğlu
Felsefenin El Kitabı, Selahattin Hilav
Diğer yazılar için Mecmua İstanbul
One thought on “Felsefenin Kısa Tarihi | Septisizm”